İsrail ile Hamas arasında ateşkesin kolayca sağlanması zaten beklenmiyordu. Haftalardır süren görüşmelerden henüz bir anlaşma çıkmadı. Ancak uluslararası baskı giderek artıyor.
Bu baskının belki de en büyük işareti, Biden yönetiminin Kahire’deki son tur görüşmeler için CIA Başkanı William Burns’ü göndermesi.
Hamas, en azından kamuoyu önünde, kalıcı bir ateşkes, İsrail askerlerinin tamamen geri çekilmesi ve yerinden edilmiş Filistinlilerin herhangi bir kısıtlama olmaksızın bölgenin kuzey kesimlerine geri dönmesi gibi ilk aşamada sunduğu taleplerine sadık kaldı.
Binyamin Netanyahu ise Hamas yok edilene ve örgütün elindeki rehineler serbest bırakılana kadar İsrail’in savaşmaya devam edeceğinde ısrar ediyor.
2011 yılında İsrailli asker Gilad Shalit’in serbest bırakılması için Hamas’la anlaşma yapılmasına yardımcı olan Gershon Baskin’e göre, olası anlaşma için Amerika, İsrail’e üzerine baskı uygularken, Mısır ve Katar da Hamas’a baskı uyguluyor.
Baskin, “CIA başkanının gelmesi, tüm müzakerecilerin en üst düzeyde orada olmasını gerektirdi. Bu da Amerikan baskısının arttığının bir göstergesi.” diyor.
Ancak bu anlaşmanın yakın olduğu anlamına gelmiyor.
İsrailli yetkililer, başta ABD olmak üzere, başlıca müttefiklerinin artan tepkisi karşısında bazı tavizler vermeye istekli olduklarını belirttiler.
Bu hafta başında İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, ateşkes için doğru zamanın geldiğini söyledi.
Rehineler sorunu
Herhangi bir anlaşmada Hamas’ın elindeki rehinelerin bir kısmının serbest bırakılması karşılığında İsrail hapishanelerinde tutulan Filistinli mahkumların bırakılması bekleniyor.
Kasım ayındaki geçici ateşkesin temelini de bu oluşturmuştu.
İsrailli yetkililere göre Gazze’de 133 kişi esir durumda; ancak bunların en az 30’unun öldüğü doğrulandı.
ABD’nin son önerisine göre altı haftalık ateşkesin ilk aşamasında Hamas 40 rehineyi serbest bırakacak ve öncelik askerler dahil kadın esirlere, 50 yaş üstü erkeklere ve ciddi sağlık sorunları olanlara verilecek.
Karşılığında İsrail de 100’ü İsraillileri öldürmekten müebbet hapis cezasına çarptırılanlar olmak üzere en az 700 Filistinliyi serbest bırakacak.
Ancak Hamas, kendisinden talep edilen 40 kişinin tamamının elinde olmadığını açıklıyor. Bu da daha önce düşünülenden çok daha fazla rehinenin öldüğü ya da Filistin İslami Cihat gibi diğer silahlı grupların elinde olabileceği ihtimalini gündeme getiriyor.
Netanyahu’nun manevra alanı neden sınırlı?
İsrail’de Netanyahu’nun manevra alanı toplumun ve siyasetin farklı kesimlerinin baskısı nedeniyle sınırlı. İsrail halkının çoğunluğu savaşı desteklemeye devam etse de, rehinelerin serbest bırakılması için bir anlaşmayı kabul etmesi yönünde çağrılar artıyor.
Büyük protesto gösterileri düzenleyen aileler, başbakanı esirlerin geri dönüşüne öncelik vermemekle ve daha çok kendi siyasi geleceğini düşünmekle suçluyor. Netanyahu’ya yönelik istifa çağrıları da artıyor.
Hamas’a taviz vermeyi reddeden ve savaşın devam etmesi gerektiğinde ısrar eden aşırı sağcı, aşırı milliyetçi müttefiklerin yer aldığı Netanyahu’nun iktidar koalisyonu içindeki bölünmeler de derinleşti.
Maliye Bakanı Bezalel Smotrich başbakana, rehineleri geri getirmenin ve örgütü yok etmenin tek yolunun Hamas üzerindeki baskıyı arttırmak olduğunu söylerken, Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir, Gazze’nin güneyindeki Refah kentine yönelik ilan edilen saldırıdan vazgeçmesi halinde Netanyahu’yu devirmekle tehdit etti.
Bazı İsrailli yetkililer, Hamas’ın üst düzey liderlerinin saklanıyor olabileceğini söyledikleri, dört aktif Hamas tugayının bulunduğu düşünülen Refah’a girme konusunda ısrar ediyor.
Ancak İsrail dışındaki hemen herkes, yaklaşık 1,5 milyon Filistinlinin çadırlarda, derme çatma barınaklarda ve aşırı kalabalık kamplarda barındığı kente yapılacak bir saldırının sivillere büyük zarar vereceği endişesiyle karşı çıkıyor.
Pazartesi günü Netanyahu, muhtemelen içeriden gelen eleştirileri bertaraf etmek amacıyla, Refah operasyonu için bir tarih belirlendiğini söyledi ancak ayrıntı vermedi.
Baskin’e göre “Şu anda hükümette ve [Netanyahu’nun partisi] Likud içinde, Netanyahu’nun herhangi bir anlaşma yapmasına karşı bir isyan var”
“Netanyahu özgür bir aktör değil. Kendi hükümeti içinde rehin alınmış durumda.”
Ateşkes müzakereleri ne durumda?
Hamas ise son teklife henüz resmi yanıt vermedi, ancak “halkımıza yönelik saldırganlığa son verecek” bir anlaşmaya ilgi duymakla birlikte teklifin taleplerini karşılamadığını söyledi ve “İsrail uzlaşmaz tutumunda devam ediyor” dedi.
Beyaz Saray Hamas’ın yanıtı için “cesaret verici olmaktan uzak” ifadesini kullandı.
Nihai karar muhtemelen Gazze’deki tünellerde saklandığı düşünülen Hamas lideri Yahya Sinvar tarafından verilecek.
Ancak Sinvar ile iletişim kurmanın zor olduğu da bir başka faktör. Hamas’ın askeri yöneticisine birkaç aracı üzerinden, günler alan bir trafikle ulaşılabildiği söyleniyor.
Müzakereci Gershon Baskin, Hamas’ın hangi Filistinli mahkûmların serbest bırakılacağı konusunda daha fazla söz hakkı talep ettiğini ve başka bir ülkeye sınır dışı edilmelerini kabul etmediğini, bunun da müzakerelere engel teşkil edebileceğini söyledi.
Hamas ayrıca kalıcı bir ateşkes garantisi olmadan, rehineler serbest bırakıldıktan sonra İsrail’in kendisine saldırmaya devam edeceğine inanıyor.
İsrail’e yönelik uluslararası eleştirilerin arttığı bir dönemde Hamas yönetimi, Gazze’nin sivil nüfusunun acil ihtiyaçlarına rağmen taviz koparmak için zamanın lehlerine olduğunu düşünüyor olabilir.
Hamas’ın 7 Ekim’de düzenlediği ve yaklaşık 1.200 kişinin ölümüne yol açan saldırıların ardından İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında, 33 binden fazla Filistinli öldü, bölgenin büyük bölümü yıkıma uğradı ve pek çok kişi aç kaldı.
Baskin, “Bu tür konularla ilgilenirken edindiğim tecrübelere göre, asıl zorluk her iki taraftaki ana karar vericinin anlaşmaya hazır olup olmadığıdır. Bu net değil” diyor.
“Netanyahu’nun da [Hamas’ın Gazze’deki siyasi lideri] Sinvar’ın da anlaşmaya hazır olup olmadığı belli değil. Ama hazır olduklarında orta yolu bulacaklardır.”
Bir Hamas sözcüsünün, Netanyahu’nun Refah’a saldırı için tarih belirlendiği açıklaması karşısında, bunun müzakereler konusunda soru işaretleri doğurduğunu söylemesi kulağa sürpriz gelmeyebilir.