Özbekistan’da Türk Devletleri Ulemaları Forumu yapıldı

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “İnancını, tarihini, medeniyetini, değerlerini bilmeyen bir toplum ve nesil sağlıklı ve aydınlık bir gelecek inşa edemeyecektir.” dedi.

Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te, Türk Devletleri Teşkilatı “Maturudi Eğitimi ve Şimdiki Zaman” Türk Devletleri Ulemaları Forumu düzenlendi.

Foruma Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Özbekistan Müslümanları İdaresi Başkanı Nuriddin Halıknazar, Türk Devletleri Teşkilatı Genel Sekreteri Kubanıçbek Ömüraliyev, Azerbaycan Kafkas Müslümanları İdaresi Başkanı Allahşükür Paşazade, Kazakistan Müslümanları İdaresi Başkanı Naurızbay Taganulı, Kırgızistan Müslümanları İdaresi Ulema Konseyi Başkanı Abdimanap Masaliyev, Türkmenistan Müftüsü Yalkap Hocaguliyev ve çok sayıda davetli katıldı.

Forumda konuşan Erbaş, dost ve kardeş ülke Özbekistan’da olmaktan, İslam düşüncesinin öncü şahsiyetlerinden biri olan İmam Maturidi’nin ocağında bulunmaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu dile getirdi.

Bu toprakların asırlar boyu insanlığın ufkunu ve geleceğini aydınlatmış nice alimlere, ariflere, bilim adamlarına ve gönül erlerine ev sahipliği yaptığını ifade eden Erbaş, Biruni, İbn-i Sina, Ali Kuşçu, Uluğbey gibi dünyaya yön veren müstesna şahsiyetlerin bu topraklarda yetiştiğini, İmam-ı Buhari, İmam-ı Tirmizi, Ebu Muin en Nesefi, Şemsüleimme Serahsi, Bahauddin Nakşibendi’nin bu toprakların insanlığa armağanı olduğunu kaydetti.

Erbaş, İslam medeniyetinin bilgi, hikmet ve ilim medeniyeti olduğunu dile getirerek, “Müslümanların Kur’an ve sünneti esas alarak bir hayat ve toplum inşa ettiği dönemlerde, yeryüzü, huzur ve güven açısından, bütün insanlar için daha iyi konumda olmuştur.” dedi.

Müslümanların Kur’an ve sünneti, İslam’ın kaynak eserlerini ve İslam medeniyetini iyi tanıma noktasında ciddi eksiklikleri olduğunu vurgulayan Erbaş, şöyle devam etti:

“Nitekim Müslümanlar olarak son birkaç asırdır yüce dinimiz İslam’ın mesaj ve ilkeleriyle aramıza koyduğumuz mesafe, bugün içinde bulunduğumuz olumsuz tablonun ana sebeplerinden biridir. Bu çerçevede gerek dini saiklerle, gerekse bölgesel ve kültürel farklılıklardan hareketle zuhur eden yapay sorunlar, Müslüman toplumların uzun yıllar birbirleriyle anlamsız bir kavgaya sürüklemesine sebep olmuştur. Bu durum, İslam coğrafyasını, küresel emperyalizmin sömürge ve istila politikalarına maruz bırakmıştır. İslam dünyası, savaşlar ve işgaller altında zor ve sıkıntılı süreçler yaşamıştır. Kendi medeniyet köklerinden ve değerlerinden uzaklaşan Müslümanlar zayıflamış ve asırlar boyu acımasız saldırıların ve korkunç katliamların hedefi olmuştur. Bu bağlamda ciddi ve köklü bir muhasebe ve özeleştiri yapmak zorundayız.”

Erbaş, bir zamanlar ilim, irfan ve sekinet yurdu olan İslam coğrafyasının bugün niçin şiddete, savaşlara, merhametsizliğe ve cehalete düçar olduğunun doğru okunması gerektiğini belirterek, “İslam ülkelerinin vekalet savaşlarıyla küresel aktörlerin güç gösterisi alanına dönüşmesinin sebeplerini iyi analiz etmeliyiz. İhmallerimizle ve hatalarımızla yüzleşmekten asla kaçınmamalıyız. Yaşananları anlama noktasında doğru yaklaşımı kaybedersek, sorunlarımıza kalıcı çözümler üretme imkanını da kaybetmiş oluruz.” ifadelerini kullandı.

Yaşanan sorunlar ve olumsuzlukların ümitsizliğe ve karamsarlığa sevk etmemesi gerektiğini kaydeden Erbaş, şöyle devam etti:

“Bizler bütün sorunlarımızı çözebilecek azmae, inanca ve medeniyet birikimine sahibiz elhamdülillah. Çünkü bizler Yüce Allah’ın gönderdiği en son ve mükemmel dinin mensuplarıyız. Başta İslam coğrafyası olmak üzere insanlığın devasa sorunlarını çözme noktasında Kur’an ve sünnetin haakikatleri bütün açıklığıyla elimizdedir. Bu büyük bir imkandır hepimiz için. Bilgi, hikmet, tefekkür ve tezekkürle yeniden öze dönmek gereklidir. Dinimizin ve medeniyetimizin kaynaklarını en doğru şekilde anlayıp, en uygun yöntemle günümüze taşımak ayrıca dünyadaki siyasi, iktisadi, askeri, teknolojik, sosyal ve kültürel gelişmeleri yakından takip edilmesi ve bunların küresel etkilerinin sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesi de göz ardı edilmemesi ve gereken her türlü katkıyı sağlamak çok önemli bir konudur.”

Erbaş, Kur’an, sünnet ve medeniyet müktesebatı ışığında çağın sorunlarına çözüm olacak bilgi üretmenin ve onu insanlığın istifadesine sunmanın, alimlere, entelektüellere, bilim adamlarına ve dini teşkilatlara düşen önemli bir vazife olduğuna işaret ederek, “Zira inancını, tarihini, medeniyetini, değerlerini bilmeyen bir toplum ve nesil, sağlıklı ve aydınlık bir gelecek inşa edemeyecektir. İnancından uzak ve değerlerinden habersiz nesiller, din istismarı ve din üzerinden şiddet ve terör üreten yapılar karşısında zayıf ve savunmasız kalacaktır.” diye konuştu.

Erbaş, İmam-ı Maturidi’yi anlama adına gerçekleştirilen bu forumu son derece kıymetli bir faaliyet olarak gördüğünü sözlerine ekledi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir